Kemal Tahir Kimdir?

kemal tahir

Kimdir: Yazar
Doğum: 1910
Ölüm: 1973

Kemal Tahir

Babası Tahir Bey deniz yüzbaşısıydı ve sultan II. Abdülhamid’in yaverlerindendi. Ailenin en büyük erkek çocuğu olan Kemal Tahir, Cezayirli Hasan Paşa Rüşdiyesi’nden sonra girdiği Galatasaray Sultanisinin 10′uncu sınıfında annesinin vefatı üzerine eğitimini yarım bırakarak avukat katipliği, Zonguldak Kömür İşletmeleri’nde ambar memurluğu ve gazetecilik gibi işlerde çalışmaya başladı. İstanbul’da Vakit, Haber, Son Posta gazetelerinde düzeltmenlik, röportaj yazarlığı, çevirmenlik yaptı. Yedigün, Karikatür dergilerinde sayfa sekreteri oldu. Karagöz gazetesinde başyazarlık, Tan gazetesinde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1937′de Fatma İrfan Hanım ile evlendi.

1938 yılında Nazım Hikmet’le beraber Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde “Askeri İsyana Teşvik” suçlamasıyla yargılandı ve 15 yıl hapse mahkum oldu. Çankırı, Malatya, Çorum, Nevşehir ve Kırşehir cezaevlerinde yattı. 12 yıl sonra 1950’de genel afla özgürlüğüne kavuştu.

Cezaevi yaşamının ardından İstanbul’a döndü ve İzmir Ticaret gazetesinin İstanbul temsilciliği görevinde bulundu. İkinci eşi Semiha Sıdıka Hanım ile evlendi. Körduman, Bedri Eser, Samim Aşkın, f. m. ikinci, Nurettin Demir, Ali Gıcırlı gibi takma isimlerle gazetelere tefrika aşk ve macera romanları, senaryolar yazdı, fransızca çeviriler yaptı. 6-7 Eylül Olaylarında tekrar gözaltına alındı. Harbiye Cezaevi’nde 6 ay yattı. çıktıktan sonra 14 ay kadar Aziz Nesin ile birlikte kurdukları Düşün Yayınları’nı yönetti.
Metin Erksan, Halit Refiğ, Atıf Yılmaz ile senaryo çalışmaları yaptı.
1968′de SSCB’ye gitti.

1970′de akciğer ameliyatı geçiren Tahir, özellikle Marksist terminolojiyi yerlileştirerek, Anadolu’ya uygun bir ulusal sol düşünce oluşturmaya çalıştı. Kendi çevresinde fikirlerini savunan bir grup oluşturan Kemal Tahir, dönemin bir çok aydını tarafından da eleştirildi. bu yüzden de çevresine bu tazyiklerden sıkıldığını sık sık dile getirirdi. yoğun bir şekilde eleştirildiği bir tartışma esnasında geçirdiği kalp krizi nedeniyle 21 Nisan 1973′de öldü.

Düşünceleri Kemal Tahir’in düşüncelerindeki çıkış noktası Marksizm ile Türkiye gerçeği arasındaki bağlantı sorunuydu. Siyasi eylemlere de katılmış bir yazar olarak, Türkiye’de kendi algıladığı siyasal, sosyal, kültürel yapı ile Marksizmin sunduğu çözüm arasında bir çelişki görüyordu. Türk toplum yaşamına uymadığına inandığı Batılılaşmaya ilişkin yargısı da Marksizmi yetersiz bulmasına bağlıydı. Çünkü Marksizim, “Türkiye’de 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin siyasal ve kültürel uygulamalarını bir ticaret burjuvazisi devriminin sonucu” olarak değerlendiriyordu.

Kemal Tahir ise böyle bir sınıfın varlığından kuşkuluydu. Böylece hem marksizmin, hem de batılılaşmanın ürünü olan cumhuriyet dönemi resmi tarih görüşünün aşılması düşüncelerinin temel noktası oldu.

Marx ve Engels’in doğu toplumlarıyla ilgili görüşlerini araştırdı. Cumhuriyet dönemi resmi ideolojilerinin dışında kalan Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi bilim adamlarının eserlerininden vardığı sonuca göre, Osmanlı-Türk toplumu, Marksizmin toplumların sosyo-ekonomik süreçte birbirini izleyen zorunlu aşamalar olarak gördüğü ilkel topluluk / kölecilik / feodalite / kapitalizm sürecinde yer almaz.

Kendi kültürel ve sosyal yapısından kaynaklanan çok daha özel bir gelişme süreci, dinamikleri ile yapısal farklılıkları vardır. Bu nedenle batılılaşma, gerekli altyapısı olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabasından başka bir şey değildir. Köklü bir ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme uygulamalar taklitçiliktir.

Bu ana fikir çerçevesinde eserlerinde Osmanlı toplumunun kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu anlatmayı amaçladı. Romanlarında da “Türk insanı ve Türkiye özeli” olgusunu ortaya çıkarmaya çalıştı.

Toplumsal gerçekçi çizgide sürdürdüğü yazarlık yaşamında eserlerinde yalın bir dil kullandı. diyaloglarla zenginleştirdi, karizmatik karakterler yarattı. en üretken romancılarımızdan biri oldu.

Kemal Tahir Eserleri

Kemal Tahir edebiyata şiirle başladı. İlk şiirleri 1931′de “içtihad” dergisinde yayınlandı. Yeni Kültür, arkadaşlarıya birlikte kurdukları Geçit, Var, Ses dergilerinde şiirleri çıktı.

İlk önemli eseri 4 bölümlük Göl İnsanları uzun öyküsü Tan gazetesinde tefrika olarak yayınlandı, eser 1955′te kitap olarak basıldı. Yine 1955′te basılan Sağırdere romanıyla adını duyurdu.

İstanbul’u bir çerçeve gibi alıp Türklerin Osmanlılıktan cumhuriyet’e geçişini incelediği şehir romanları dizisinin ilk kitabı Esir Şehrin İnsanları 1956′da yayınlandı. Kitapta mütareke dönemi istanbul’unu anlattı. Dizinin diğer kitapları Esir Şehrin Mahpusu 1961′de, Hür Şehrin İnsanları 1976′da basıldı.

Başlangıçta köy ve köylü sorunlarına eğildi. daha sonra Türk Tarihi ve özellikle yakın tarihin olaylarını ele aldı. Devlet Ana’da, kuruluş sürecindeki Osmanlı toplumu ve yönetim sistemini, Kurt Kanunu’nda Atatürk’e karşı düzenlenmek istenen İzmir Suikastıni, Rahmet Yolları Kesti ve Yedi Çınar Yaylası’nda ağalık ve eşkıyalık olgusunu inceledi. Yorgun Savaşçı’da Anadolu’daki başsız, öndersiz ulusal güçlerin birleşip Ulusal Kurtuluş Savaşı’na başlamasına kadar geçen dönemi anlattı. Bozkırdaki Çekirdek’te de köy enstitüleri üzerinde durdu.

Ekonomik zorluklar nedeniyle gazetelere tefrika romanları yazan Tahir, aynı zamanda çevirilerini yaptığı Mayk Hammer serisi için yeni kitaplar da yazdı.

Başlıca eserleri şunlardır:

Göl İnsanları, Sağırdere, Esir Şehrin İnsanları, Körduman, Rahmet Yolları Kesti, Yediçınar Yaylası, Köyün Kamburu, Esir Şehrin Mahpusu, Kelleci Memet, Yorgun Savaşçı (roman), Bozkırdaki Çekirdek, Devlet Ana, Kurt Kanunu, Büyük Mal, Yol Ayrımı, Namusçular, Karılar Koğuşu, Hür Şehrin İnsanları, Dam Ağası, Harem’de Dört Kadın, Kemal Tahir’e Mapusaneden Mektuplar (Nazım Hikmet’le yazışmaları)

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz