Hamilelikte Yapılması Gereken Testler Nelerdir?

40 hafta süren hamilelik döneminde sürekli farklı farklı testler yapılıyor. Kan testleri, idrar testleri, ikili testler derken kafalar oldukça karışıyor. İşin başındayken her şeyin zamanını bilirsek daha bilinçli olabiliriz. Anne adayı ve bebeğin sağlığı açısından, planlı hamileliğin tercih edilmesi öneriliyor. Bu dönemdeki testler yapılmamışsa ve kadın hamile kalmışsa, ilk haftalarda mutlaka gerekli tetkiklerin yapılması gerekiyor.

Gebelik öncesi hastaların belli riskler konusunda uyarılması ve değerlendirilmesi önem taşıyor. Gebe kalmadan önce hastaların vajinal smear testi ile rahim ağzı kanseri taraması yaptırmaları gerekiyor. Çünkü gebelikte en sık rastlanan kanser türü, rahim ağzı kanseri oluyor. Bununla beraber meme muayenesi yaptırmaları da önem taşıyor. Ayrıca sık görülen enfeksiyonların taraması da yapılıyor.

Kısaca TORCH olarak adlandırılan bu test ile toksoplazma, rubella, herpes gibi mikroorganizma ve virüslerin alınıp alınmadığına bakılıyor. Toksoplazma sık ve tekrarlayan düşüklere yol açan tehlikeli bir mikroorganizma olmakla birlikte, özellikle Akdeniz Toplumunda, koyun ve inek gibi hayvanların bağırsaklarından kedilere bulaşıyor. Kedide evrim geçirerek de kedi kakasından insana geçiyor.

Hamilelik öncesi ya da gebeliğin ilk haftalarında CMV enfeksiyonu taranıyor. Bu da anne karnında bebek ölümüne yol açan virüslerin ilk sırasında yer alıyor. Basit bir gribal enfeksiyon gibi kendini gösteriyor. Bu test de gebe kalmadan ya da hamileliğin ilk döneminde yapılıyor. Rubella (kızamıkçık) da bebek kayıplarına yol açan bir hastalık olduğundan anne adayının bu testi yaptırması öneriliyor. Bunların yanı sıra hamilelik öncesinde karaciğer fonksiyon testleri yapılıyor.

Türk toplumunda Akdeniz anemisi yaygın olarak görüldüğü için tam kan sayımına bakılması, gerekirse periferik yayma yapılması önem taşıyor. Ayrıca hipotiroidi bebekte zekâ geriliğine yol açtığı için tiroit bezi fonksiyonları da değerlendiriliyor.

11-14. Haftalar

Hamileliğin ilk üç aylık bölümünde en önemli test, ikili tarama testi. Burada, bebeğin ense kalınlığı ile bebeğin ölçüleri değerlendirilerek anneden alınan kandaki Beta HCG (hamilelikte salgılanan bir hormon) ve PAPP-A (gebeliğe özgü plazma proteini-A) parametrelerine bakılıyor. Bu testi hamileliğin 11.-14. haftaları arasında yaptırmak gerekiyor. Güvenilirliği, daha sonra yapılacak olan diğer tarama testlerinden daha yüksek oluyor. İkili tarama testleri, özellikle Mongolizm denilen Trizomi 21 (Down Sendromu) ve Trizomi 18 gibi genetik bazı problemlerin belirlenmesinde kullanılıyor.

Kan testi ve ultrason ölçümünün aynı gün yapılması gerekiyor. Burada ultrason ile yapılan ense kalınlığı ölçümü başlı başına bir parametre oluyor. Pek çok gelişmiş ülkede ise yalnızca ense kalınlığı ölçümü yapılıyor. Bu haftalarda, bebeğin burun kemiğinin uzunluğuna bakılması gerekiyor. Nazal kemik ölçümü erken tanıda önem taşıyor. Kemiğin olmaması ya da kısa olması, Down Sendromu ile ilgili bilgiler veriyor.

16 – 20. Haftalar

Hamileliğin ikinci üç aylık bölümünde yapılması gerekenlerin başında üçlü ve dörtlü tarama testleri geliyor. Üçlü tarama testi, sadece Down Sendromu ya da genetik problemlerle ilgili bilgi vermiyor, aynı zamanda AFP (Alfa Feta Protein) de içerdiği için, nöral tüp defekti (spina bfida-ayrık omurga hastalığı) görülme riski de saptanıyor. Bu testte, kandaki Beta HCG, AFP ve serbest estriol (uE3) düzeylerine bakılıyor. Üçlü tarama testinin güvenilirliği, ikili tarama testinden daha düşük oluyor.

Dörtlü tarama testi ise 20. hafta civarında yapıldığı için çok anlamlı bilgiler vermiyor. Bu nedenle de neredeyse hiç tercih edilmiyor. İkinci üç aylık dönemde ayrıca tiroit testlerinin tekrarı yapılıyor. İkili ve üçlü testlerin sonucunda bir sorun görülüyorsa, amniyon sıvısından alınan örneğin incelendiği ‘amniyosentez’ yapılıyor.

18 – 21. Haftalar

Ultrasonografik muayene hamileliğin her döneminde önem taşıyor. İleri düzey ultrasonlarla bebeğin organlarının ölçümü, parmaklarının yapı ve şekli, iç organlarının gelişimine bakılıyor. İleri ultrasonografik incelemenin 18. haftadan sonra yapılması gerekiyor. Bu tarih, beyin ve omurilik yapısının 16. haftada tamamlanması nedeniyle tercih ediliyor. Bebeğin tüm organlarının gelişimine bakılıyor, iç organları araştırılıyor.

Eğer bebeğin kalbinde bir sorun görülürse, 21. haftada fetal eko yapılıyor. İkili ve üçlü tarama testlerinde, genetik açıdan bir risk olabileceği görülmüşse ve amniyosentez yapılmamışsa, 20. haftadan sonra ‘kordosentez’ yapılabiliyor. Anne ve bebek arasındaki kordondan alınan örnek, bebeğin genetik yapısı hakkında bilgi veriyor.

24 – 28. Haftalar

Bu dönem, annede gebeliğe bağlı diyabet görülüp görülmediğinin saptanması açısından belirleyici oluyor. Annesi diyabet hastası olan bir gebenin, hamileliğe bağlı diyabet yaşama riski yüzde 2,5 düzeyinde görülüyor. Eğer gebenin babası da diyabet hastasıysa bu risk yüzde 6′ya yükseliyor. Plasentanın 24. haftadan itibaren büyümesiyle beraber, laktojen denen bir hormon salgılanıyor. Şekere olan yatkınlık artıyor.

Bu hormon, şekerin hücre içine girmesini engelliyor. Riskli hastaların şeker ölçümlerini 24. ve 28. haftalarda tekrarlamak bu nedenle önem taşıyor. Testin pozitif çıktığı yani açlık kan şekeri düzeyinin 100-120 mg sınırından fazla ve tokluk kan şekerinin 140 mg’ın üzerinde olduğu durumlarda 100 gramlık glukoz testi yapılıyor.

Doppler tarama testi de bu dönemde öneriliyor. Bu testle bebeğin anne karnındaki beslenme düzeyi ölçülüyor. 24. haftadan sonra annenin gebelik zehirlenmesi olarak da bilinen preeklampsi riski değerlendiriliyor. Bu durum; yüksek tansiyon, ödem ve proteinüri (idrarda günlük protein atılımının 150 mg’ın üzerinde olması durumu) ile seyrediyor. 24.-28. haftalar arası ise biyofizik profil değerlendirmesi yapılıyor. Bebeğin gelişimi, baş ve bacak ölçümü ile izleniyor. Amniyon sıvısı da ultrasonografi yardımıyla gözleniyor.

28. Haftadan sonra

Bebeğin kalp atışlarının takip edilebildiği ya da anne adayında meydana gelebilecek erken doğum belirtilerini gösteren NST (Non Stress Test) bu dönemin en önemli ölçüm aracı oluyor. Anne karnına yerleştirilen iki sensörle elde edilen bilgiler, hamileliğin seyrine ilişkin önemli bilgiler veriyor. Kan uyuşmazlığı olması halinde, bebeğin bu sorunla ilgili reaksiyon geçirip geçirmediği kontrol ediliyor.

Annenin kan grubunun Rh (-), babanın da Rh (+) olması halinde ise her üç aylık dönemde anne dikkatle inceleniyor. Annenin kanındaki değerlere bakılarak yapılan test, İndirekt Coombs Testi olarak adlandırılıyor.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz